17 Nisan 2013 Çarşamba

Söyledim mi hatırlamıyorum ama T. ev satın aldı. Oldukça güzel bir ev. Oturumu iki yıl sonra yapılacak olsa da onun evi. Bizim evimiz de sayılabilir belki. 
Bu ev meselesi ile ilgili iyi kötü birçok yorum yapıldı. Dün duyduğum ise bambaşkaydı. Bana ödemeye yardım edip etmediğim soruldu. Yapmadığımı söyledim. Bir başkası ise evin tapusunu sordu. "Evin ödemesi tamamlanınca alacak" dedim. "Hıı onun olacak." dedi. Onayladım. sonra konuşmasını sürdürdü: "S. evi F. nin imzası olmadan satamaz." dedi. Evlilikten sonra alınan malların ayrılma noktasında paylaşılacağına vardı konu. Burada bana düşen pay "T. nin evi kendisine aldığı" oldu. Normali de bu değil mi peki? Onun emeği, onun evi. Hem -olmaz inşallah da- biz ayrıldıktan sonra koyim bisiklete. 

Peki ya, T. nin evlenmeden önce ısrarla ev almak istemesi ne oluyor? :)  

Kafası rahat olsun bebeğimin. Seviyorum onu. 

10 Nisan 2013 Çarşamba

Ağlamadığım halde neden sürekli iç çekiyorum? İçimdeki sıkıntı da bundan mı? Ne olduğunu anlamadığım, adlandıramadığım sıkıntı. Huzursuzluk mu demeliyim buna?
Herkes yalan söylüyor,birbirini aldatıyor, birbirinden şüpheleniyor.  Gözümün önünde oluyor ne oluyorsa. Sadece izliyorum.
Kahroluyorum.

8 Nisan 2013 Pazartesi

Bir tuhafım. Yine bir şeyin sonuna geldik (Başına mı demeliydim?). Sevgilim ev aldı. Onu izledim. Heyecanlıydı (Nasıl olmasındı ki?). Yılların emeğini bir şeye harcıyordu. Güzel bir şeye, çok istediği bir şeye. Şu an kendini nasıl hissediyor acaba. Karmaşık sanırım. Şaşkınlık, mutluluk, merak hepsi bir arada.

İki yıl var. Umarım her şey yolunda gidecek.

Ah! Seni seviyorum bebeğim.

("Ben de" dediğini duyar gibiyim)

1 Nisan 2013 Pazartesi

Terk

Birini terk ettim bugün. Berbat bir hikayeydi. Terk edilmek-kaderine razı olmak daha mı kolay yoksa benimki  tamamen bir şımarıklık mı?


Ah ciğerim,

Ben de böyle olsun istemezdim. Oldu. İyi oldu.