16 Ekim 2013 Çarşamba

can sıkıntısından ölürken, sanal alemde dolaşıp, tatil hayalleri kurarken karşıma çıkan yazıya bak.

 "yarın sabah bir otel odasında uyansam; perdeleri açıp, o zamana değin hiç göremediğim bir şehre baksam. kulelere, parklara, köprülere. kim olduğumu bilmesem, hiçbir şey hatırlamasam. yeni doğmuş bir çocuk ya da bir ölü kadar özgür çıksam otelimden dışarıya. bir çemberin içinde dönmekten, kendimi her gün gereken işleri yapmaya koşullandırmaktan bıktım usandım artık." 

Nazlı Eray'ın kitabındanmış. 

14 Ekim 2013 Pazartesi

Rakamla 5, Yazıyla BEŞ

Bugün günlerden Kutlu 14 Ekim.
23 yaşıma kadar tam 23 adet 14 ekim geçirdim.  Hiç biri umrumda değildi. Şimdi özel günlere meraklı biri olarak bu tarihe anlam katıyorum.
5 yıl önce uslanmaz olan ben yine kendimi yeni bir  maceraya atmıştım. Çok umursamayarak çıktığım  yemek birinin "beni seyre dalmasıyla" başka bir şeye dönüştü. (Tırnak ile belirtiyorum ki, bu durum bir daha olmayacak. Şimdi dön ve o kısma ihtiyacı olan değeri ver ey okuyucu!) sonrasında bir sürü güzel şey yaşadım. Geçen hayatımın bozulan dengesini onunla buldum. Ona çok güvendim. Onu çok sevdim. (son üç cümle güncelliğini koruyor.) Tabi geçen zamanda (ki 5 yılda yakın arkadaşlarım hayatımdan çıktı, dedemi kaybettim, iş değiştirdim vs. çok şey oldu.) ben de çok değiştim,, ilişkimizde çok değişti. Zaten biraz beni tanıyan, takip eden herkes bunu görebilmektedir. Geçen zamanda olgunlaştım, yoruldum, nefesim yetmez oldu zaman zaman. Sancılarını elbette tek başıma yaşayamazdım, ona da yaşattım. Hatta geçen gün kendimi kaybedip her ne olacaksa olsun diyerek ayrılmayı bile göze aldım. Yapamadım. Zaten ayrılmayı istemiyordum ki, ayrılmamak için konuşmaya çağırmıştım onu. Zaman her şeyi yıpratıyor: beni de, onu da, ikimizi de. Ben vazgeçmiyorum ama bırakmıyorum kendimi. Bunu mücadele ediyorum diye tanımlıyorum. Her ne kadar "mücadele" kimilerinin aklına" kiminle savaşıyorsun ki?" sorusunu getiriyor olsa da ben direniyorum. Kendimle mücadele ediyorum, daha iyi olmak için, daha mutlu olmak için. Çünkü bir şeyler kötü gidiyorken birinin kalkıp "Haydi" demesi gerekiyor. Ben demezsem...

Karamsar bitiyorum. Bir süredir zor günler geçiriyorum. Zayıf düştüm iyice. Bu söylediklerimi bu halime bağlayın.

Onu seviyorum, özlüyorum.

Çünkü ben bir azılı romantiğim.

1 Ekim 2013 Salı

Şiirleri, şarkıları sevmek lazım. O zaman...

XX
Gitmek mi yitmektir kalmak mı artık bilmiyorum
yerini yadırgayan eşyalar gibiydim ya ben hep
ve inançlı, gitmenin bir şeyi değiştirmediğine.
bilemem, belki bu yüzden
ben sana yanlış bir yerden edilmiş
bir büyük yemin gibiydim.
beni hep aynı yerimden yaralayan o eve
yine de döneyim döneyim istedim.
ah benim sesimle
söylesem de, inanmazlar
benzemiyor çünkü bir dile.
döndüğüm, döndüğüm ama döndüğüm
döndüğüm bu sema sensin.
döndüğüm.
sen benim kara ömrüme vuran
suyumu harelendiren sevincimdin.
onu sevebileceğinin en yücesiyle sevdin.
titreme daha fazla kalbim.
bağışla kendini artık onu da,
bırak gitsin.
o senin en ezel gününden kaderin
sen onu nasılsa bin kere daha seveceksin
XXIV
bir masal
bir taş ağırlığında olabilir mi?
olurmuş meğer.
birlikte bir masala inanmak istedim
ben seninle, sadece bu.
sen beni tek
tek
tek
bıraktın.
benim artık taş taşıyacak,
taş kaldıracak, taş atacak
halim mi var!
Birhan Keskin