31 Mart 2010 Çarşamba

ben demiştim.

27 Mart 2010 Cumartesi

saat 23 olmus. bir günü daha bitirdim. 6dan beri duran bi zamandı. falaaan filaaan

22 Mart 2010 Pazartesi

ayrı şehirler, ülkeler, kıtalar

zihinimi günlerdir oyalayan şeye bir ekşi sözlük bakış açısı:

#18549695

senaryo 1 : şehir değişimi, her şeyin yolunda gitmesi, çok mutlu olmak



senaryo 2: şehir değişimi, her şeyin berbat gitmesi, çok mutsuz olmak


senaryo 3: şehir değiştirmemek, her şeyin bir süre kötü gitmesi daha sonra insanın pek ümitli olmasa da hayata başka bir yerden başlaması, mutsuz olmak


senaryo 4: şehir değiştirmemek, her şeyin bir süre kötü gitmesi daha sonra başka birinin çıkması,mutlu olmak


senaryo 5 -ki bu vurucu darbedir- : şehir değişimi , her şeyin bir süre iyi gitmesi, yeni şehre alışmak, daha sonra sevgiliyle ayrılmak, hayatının berbat olması, uzun süre ruh gibi yaşamak,çok çok çok çok çok mutsuz olmak

sonuç : hayatınızda bencil olmak sonuç olarak sizi optimum mutluluğu sağlar.haa! birine kendinizden fazla değer vercekseniz şunu iyi bilin; ya kendinizi kaybedersiniz, ya da onu.



bu şekilde değil ama farklı olasılıklarım vardı. artık gerek kalmadı. peki bu beni mutlu etti mi? kimin penceresinden baktığıma bağlı...

prangamı takın..

20 Mart 2010 Cumartesi

akşam

yanında kendimi mutlu hissediyorum elbette. yine de dün akşam bir başkaydı. önce film izlemiyoruz diye bana yaptığı ısrara kızdım. şimdi farkediyorum ki sadece söylediklerim olsun istiyorum. elbet herkes bunu ister ama biri bana karşı geldiğinde deliriyorum. normalde abartılı bir biçimde hiddetlenirken, onun yanında kendimi kontrol edebiliyorum. tamamen onunla alakalı bu. içimdeki kötü özelliklerimi törpülüyor. başka bir insan oluyorum. sadece ben değil başkaları da farkediyor bunu. dengemi sağlıyor. onu bu yüzden de seviyorum. :)
bu küçük kızgınlığım hemen geçti. çünkü uzatamıyorum. biraz oyun oynadık. şu masada oynanan masa okeyini(?) oynadık. bir türlü yenemedim. hatta o yüzden 3 jeton aldım ki birinde yenilirsem diğerinde kazanırım diye. olmadı. alamadım. ardından ilk kez bowling oynadım. yaşıtlarıma baktığımda bu tür etkinliklere hep geç kalmışımdır. bowlingten uzak kalmamın ise başka - saçma bir sebebi var-dı. küçükken -hala- delirirdim çakmaktaşları izlerken. bir bölümde fred'in  parmakları bowling topuna saplanıp kalmıştı. hep topu fırlatamayacağım ve topla sürükleneceğimi düşünürdüm. öyle olmayabiliyormuş. bi de sevgilimi yendim. acemi şansı dedikleri bu olsa gerek. bir de strike yaptım. kardeşime göre ise o kadar top atınca elbet yapılabilirdi.
oradan çıkıp yemek katına çıktık. yemek yerken konuşmaya başladık. benim gevezeliğim zaten değişmedi de sevgilim konuştu. anlattı, anlattı, anlattı... o anlattıkça ben hayran kalıyordum ona. sesi, mimikleri, gülüşü.. of! seviyorum onu. çeşitli bahanelerle  bi iki kez öptüm. doymadım. onun gibi bir çocuğum olsun istiyorum. ona benzesin. böyle alıp sarıp sarmalayayım... son evlerimize döndük. halbuki daha nescafe yapacaktım..

12 Mart 2010 Cuma

aşk

kız en güzel, en zarif giysisini giymiş
oğlan renkli bir dünya boyamış


en sevdiğim aşk betimlemelerinden biri bu sözler. sadece yazmak istedim.

bekleyenlere: 17 martta geliyormuş albüm. bekaretini bozmadım. albümü bekliyorum :)

10 Mart 2010 Çarşamba

isterdim ki şu erkek egemen dünyada kadınların günü değil gönlü olsun.
elverir, o günler de gelir inşallah.  


eski kitaplarımı düzenlerken bulmuştum bu notu, kadınlar için yazılmış bir kitabın baş sayfasında. nasıl da onurlandırıcı.

teşekkür ederim lakin ben buna layık değilim.

8 Mart 2010 Pazartesi

kustum!

azizim.
nerden başlayacağımı bilmiyorum lakin kötü kokular geliyor burnuma. tamamen kendimle ilgili... aklıma bir şiir geldi, kimin olduğunu çıkartamadım. şiiri de hatırlayamadım. zihnimi zorlamak istemiyorum. çünkü kötü şeyler anımsatacak gibi.
karamsarım. bir şeyler değişsin istiyorum. yine de değiştirmeyi denemiyorum. değişikliklerden korkarım bilirsin. saçlarıma kıyacağım yakında. öyle kıyamamazlık gibi bir hali olmadı aslında saçlarımın. şunu biliyorum ki, kendimi bildim bileli hiç uzadı diye kestirmedim saçlarımı. ne zaman kestirdiysem acizliğimdendir. belki keserek kurtulmak istiyorum başımdakilerden! kurtulur muyum ne dersin?
böyle zamanlarımda bir de tatil yapmak isteği doluyor içime. yaza hazırlık yapıyorum. bugün kendime bir mayo aldım. umarım güzeldir. tatil arkadasım evleniyor diye gidemeyecektim tatile. başka birini deneyecektim. ama Ç. beni bugün beni heveslendirdi. olmayacağını bile bile inandım bu hayale. evlilik ne kötü bir şey değil mi? ne yazık ki birine -nişanlı- danışmak zorunda bunu. sus! biliyorum zorunda olmadığını! soracak yine de. ooof! haftasonu tatili yapalım diyorum. kabul  etti. bakalım belki bir haftasonunu buradan kaçarak yaşayabiliriz. nereye gidelim dersin? neresi güzeldir bahar ayında?
25 yasında artık kadın olunuyormuş. Dünya kadınlar gününde öğrendim bunu da. ben halbuki daha genç buluyordum kendimi. saçlarımda bir sürü beyaz olsa da. yaşlanmayı durdurmıyorum. gençlik yıllarımı özlüyorum. zırvalama, hala gencim tabi. heyecansız bir genç kaç yaşındadır peki? 25 yıldır yasıyorum elde avucumda hiçbir şey yok. şu hayatta şunu yapabildim dediğim bir şey yok. olsa ne olacak ki!

yaş gidiyoooor. tutabilene aşk olsun.

7 Mart 2010 Pazar

bu bahar yalancı bahar



ay yapım dizileri gibi oldu.

4 Mart 2010 Perşembe

kendimi salak gibi hissediyorum. üzülüyorum :(

2 Mart 2010 Salı

bazılarının hikayeleri geliyor tam manasıyla ciğerimi dağlıyor. ciğerim pare pare.