30 Temmuz 2009 Perşembe

bekarlık sultanlıktır azizim!



nasıl taktım bu arkadaşlık, aşk ve evlilik meselesine değil mi? çünkü özel hayatımla ilgili bir sonuç belirlemek istiyorum artık. eve bir erkek arkadaşım var. mesela bu bile -o kişinin ünvanı- kişinin ne olduğunu belirliyor. bu hayatımdaki adam benim için ne? bilmek istiyorum.


sevdiğim mi? (aşk var mı?)
flörtüm mü? (süper, takılıyoruz mu?)

erkek arkadaşım mı? (sevgili mi arkadaş mı?)

evleneceğim adam mı? (evlenmek mi?)

seviştiğim adam mı? (seks mi?)

ne olduğunu bilmek istiyorum. aklıma ilk gelen ilişki biçimleri bu. dahası da vardır elbet.


gelelim sadede. bir araştırma sonucu sunuyorum ortaya. yazının başlığı altında veriyorum bilgileri:


Evlilik her ne kadar erkeklerin korkulu rüyası gibi görünse de;


- Evli erkekler bekar erkeklere göre;
- Daha az depresyona girerler,
- Daha az suç işlerler,
- Daha az alkol kullanırlar,
- Daha sağlıklı cinsel hayatları vardır,
- Daha çok para kazanırlar.

Evli kadınlar, bekar kadınlara göre;


- Gelirleri düşer,
- Daha fazla ev işi yapmaya başlarlar.

Araştırmalar bekar kadınların evli kadınlara oranla daha mutlu olduklarını göstermektedirler.

o zaman evli erkeklerle birlikte olan kadınların double yaptıkları sonucu mu çıkıyor ortaya? yok siz yine de şeytana uymayın. karınızın dizinin dibinde oturun.








29 Temmuz 2009 Çarşamba

mutlu yıllar bana


2008 kasım doğum günümden bir videomu izledim. kameraya hiç oynamamışım.bu yüzden o kadar tuhaf ki birinin kendini izlemesi. bir garip oldum. bir de bilgisayarımdaymış ama hiç farketmemişim bugüne dek.


şahaneymiş yaa :)



seviyorum ben. hayatımdaki bu adamları. ne zaman elimi atsam buluyorum onları. ben aramasam onları onlar zaten beni hiç bırakmıyorlar. bu yüzden her durum ve her şartta var olmalarını istiyorum.


hepinizi ayrı ayrı çok seviyorum be!


dürüyemin güğümleri

haftasonu turunu bu kez gerçekleştiriyorum sanırım. bu yıl bununla yetiniceğim. sanırım önümüzdeki yıl kendime tatil yapacak başka bir arkadaş bulmam gerekece. zaman bunu gösteriyor gibi.

ayvalık, cunda adası ve kaz dağlarını gezecekmişiz. bugün 195 lira oraya verdim. evlat acısı gibi oturdu böğrüme. sonra siktiret lan. en azından tatil dedim. derdim, tasam kalmadı. gideceğim de giyecek hiçbir şeyim yok be! bunu da bir dişi atasözü ilan ediyorum. kullanıla!

haber vereceğim, ne yaptım ne ettim. içimde bir sıkıntı var gibi. hayır ola.

biri vardı yaa. şimdi aklıma geldi. hı menenjitli. manyak herif. zihnime de sıçayım ayrıca. ne kadar boş şey varsa onu saklıyor anasını satayım.

bak bugun aklıma ne geldi. sayılar. saydım saydım. tam üç kere. bi' yanlışlık olmalıydı. o kadar uzun değildi ki! uzunmuş ama. sayıyorum bekle........................


sevdiceğimle birlikte olalı nerdeyse 11 ay olmuş. yaşlanıyoruz azizim. zaman su gibi akıp gidiyor.


zihnim pek bi dağıldı. neler geçiyor bir bilsen içimden yazacak. yine de tutacağım. sonradan korkabilirim kendimdem.

sevgilerle...

27 Temmuz 2009 Pazartesi

o da bi kere oluyo taaam mı?

sevdiceğim döndü memleketinden. özlemedim diyordum ki. çok özlemişim. aslında bu biraz da onun yüzünden oldu. beni gördüğünde sarıldı :) normalde pek böyle sevişmiyoruz biz. biraz arkadaş gibi takılıyoruz, biraz sevgili gibi. o yüzden kafam çok karışıyor. neler oluyor bize? diye.
bugün işte geçti o. onun sevgisini hissetmeyince ben de kendimi daha iyi ifade edemiyorum. o bugün hissettim. o yüzden doya doya öptüm kokladım. güzeldi. çok güzeldi.
kız kardeşini kocaya vermişler. video, fotolara falan baktık. ne sıkıntılı zamanlar ya! insan gözünü açsa kapatsa bir anda evlenmiş olsa ya keşke!
o da bi kere oluyor ama taaam mı?
öpsle

21 Temmuz 2009 Salı

uzun süredir bir şarkıya böylesine tutulmamıştım.

feridun düzağaç- yüzün

14 Temmuz 2009 Salı

öpücük balığı

öpücük balığı. böyle bir hikaye varmış. hiç duymamıştım daha önce. dün gece ilk kez duydum bu söz öbeğini. sevdiğim birindendi. o yüzden başka bir hale bürünmüştü bu benim için. hasretle beklediğim bir şeydi. ondan bu denli heyecanlandım belki. sonradan bir yanlış anlaşılma olduğunu öğrendim. yine de bunu okumak için için dört gözle sabahı bekliyordum. koştura koştura bilgisayar dilendim arkadaşımdan. hikayeyi okudum. bir kadın ve erkeğin hikayesi idi. erkek ağzı ile anlatılıyordu. kadına karşı olan hislerini öylesine samimi biçimde söylüyordu ki o kadın ben olayım istedim.
................................................
devam etmek istemiyorum.
son söz: ne o adam, ne de kadın bizden değilmiş.
edit: öykü Atilla Atalay'ınmış.

12 Temmuz 2009 Pazar

itiraf com

kafamı kurcalayan birşeyler her zaman var. en sonunda bunu sadece kendimle değil sevdicekle paylaştım.

geçen cts benim için fazlası ile sıkıntılı geçmişti. 8 aydır böylesine kızıp da üzüldüğümü hatırlamıyorum. kırgınlık belki. bu yüzden oluşan kızgınlık. kendimi değersiz hissetmiştim. benim O'nun için hiçbir önemim yoktu. ne yaptığım, nasıl olduğum umrunda değildim. sadece var olmanın dayanaılmaz hafifliğini yaşadığını düşünüyordum. alışkanlık halini almıştım. alışkanlığı kötü bir şey olarak algılamıyorum elbette. yine de yapılan bir rutinden farklı bir şey olmasını istiyordum. tek bir olaydan buraya gelmemiştim tabiki.
artık hiçbir şey eskisi gibi değil. önceden bilgisayarı her açtığımda beni bekleyen birini görüyordum. sitem etmeden arayan bir sevdicek vardı. birlikte iken gözlerinin parladığını, bana dokunmak için yanıp tutuştuğunu farkediyordum. şimdi o kadar eksikti ki bu parçalar... üzülüyordum. üzülme değil bu kahroluyordum. hakikaten kahroluyordum. bu duygudan dolayı sessizleşiyordum, içime kapanıyordum. sakinliğimi, suskunluğumu sorduklarında verecek bir cevap bulamıyordum. nasıl derdim ki artık beni sevmiyor!
o cts, geleceğine inanıp da gelmeyince, bundan haberim olmayınca, akşam boyunca beni hiç merak etmeyince "yanılmıyorsun sen" dedim kendime. o kadar çok bekledim ki "Allahım ne olursun arasın" diye. aramadı. artık dayanamaz olmuştum. iç sesimi bastıramıyordum. arkadaşlara bahsetmeye başladım. her cümleden sonra yerini bir sessizlik alıyordu. o kısa an yutkunmama imkan veriyordu. farkettiler zaten. sormadılar çok. "istemiyor artık" dedim. "cık cık, yok canım" demelerine rağmen önceden de seziyorlardı bu durumu. iyice çıkmaza girdiğimde yine uykuya sığındım.
üstünden birkaç gün geçince gemileri yakıp sordum. başlangıcım şuydu....
..... spoiler.....
ben bugüne dek ondan seni seviyorum öbeğini ya da benzerlerini duyduğumu hatırlamıyorum.
.....spoiler.....
msn de konuşmaya başladık. sevdiğimi söyledim. biraz gülüşerek yaptım bunu. yine gülücüklendi. o kadardı. sonra konuşmaya nasıl başladığımı hatırlamıyorum da becerdim.
dur dur! bayağı sevgi dilenciliğine girmişim. konuşmadığımızı, sevgi sözleri duymadığımı vs söyledim. öyle nedenli, nasıllı olmadı ama konuşma. ben sadece anlamaya çalıştım. sonuç: sevdicek söyleyemiyormuş bunu. yapamıyormuş.
öyle sıkı fıkı, yapıl yapış ilişkilerde bulunmuyor. bu kısmına eyvallah diyorum ki, benim de isteğim bu değil. yine de sevildiğimi duymak, hissetmek istiyorum. bugüne kadar hep benimle ilgilenen biri oldu. belki bu yüzden bu kadar ihtiyaç duyuyorum. bir ihtimal... böyle olduğunda ben de rahat rahat seviyorum diyemiyorum.
ben elmayı seviyorum diye
elma da beni sevsin istiyorum.
the end
bilsin ki çok seviyorum.

9 Temmuz 2009 Perşembe

bilge dedi ki: "yaşadığın şey aşk ve arkadaşlık arası bir şey."


düşünüyorum...

5 Temmuz 2009 Pazar

evet ilyas. hepimiz kandırılıyoruz. hislerimizle oynuyorlar, hislerimizle oynuyoruz. titremesin sesin. isyan etme. bir işe yaramayacak. sukunetini koru.

ne demiş c. söz sükutsa gümüş mü altın, altın mı gümüş :)

tadsız tuzsuz

"sadece sesini duymak istedim" dedi oğlan. içten bir arzuydu bu.

"sen olmadan hiçbir şeyin tadı yok"

tadsız tuzsuz...

4 Temmuz 2009 Cumartesi

hayatını da rolünü de skicem. ortalık sütliman olacak. cok sinirliyim. değil değil üzgünüm. canım cok sıkılıyor. artık kendimle değil bir başkası ile konusmaya başladım. alarm durumudur bu. duyuyor musun? korkuyorum benzer şeyleri yaşamaktan. bir yandan da herşey olsun bitsin bir an önce istiyorum. acılı da olsa kangren olmasından iyidir. kesip atmak lazım.

içimdeki canavar çıksın artık. kemirmesin beni.
"belki" sen ne güzel bir kelimesin. bugün duyduğum en güzel kelimeydi. biliyor olmak ama bir olasılık da barındıran gibi bir seyler işte. beni bekleyenler var gidicem. dönücem sonra.

3 Temmuz 2009 Cuma

boğazım düğüm düğüm uzun bir süreden sonra. bu kadar huzurlu bir şey dinlerken yutkunuyorum. nasıl dokunaklı, nasıl tanıdık.

ağlamak güzeldir derdi ya nafile. ilk kez ona inanıyorum. biraz nemli, garip bir huzur.


hep tek başıma uyandığım.

2 Temmuz 2009 Perşembe

insan beşer, kuldur şaşar

islam güzel ahlaktır...

biz bu dünyaya kulluk için göderildik. kulluğumuz Allah'adır. birilerinin nefsine çok ağır gelse de durum budur. hı bunu şimdi anlamazsın, reddedersin. gün gelir (o gün hepimiz için gelecek!) bunu en aşikar şekilde anlarsın. tüm bunları derken kendimi de bu "anlayacaklar" kategorisine sokuyorum.

dindar olan insanın hata yapmayacağını düşünmek nasıl bir acziyettir! her yerde din karalanmaya çalışılıyor. müslüman birinin intihar bombacısı olması islam'a yoruluyor. çeşitli videolarda başı örtülü insanların abuk subuk tavırlarının fotoğraflarının gezmesi islam'a yoruluyor. müslüman olan tacizci, tecavüzcü, dolandırıcısı ve türlü zımbırtısı yine islama yoruluyor. tüm bu pisliklerin sebebi islamcı biri oluyor. (ben de islamcı dedim ya Allah beni davul etsin)

"islam güzel ahlaktır" demişler. şüphesi olan varsa vay haline! bu sözün üzerine hüzeyin üzmez, diğerleri ahlaksız mı diye çemkirenler var. abi derdiniz ne? illa ki aykırı bir şey söyleyeceksen azıcık akıllı konuş, adam yerine koysunlar da sözüne kulak verseler. ben bunları duyunca götümle gülesim geliyor. çocuk üslubu bu. akıllı ateistlere ihtiyacımız var.

annem burada konuşuyor, kafam dağılıyor.

son söz:

insan beşer, kuldur şaşar.

tek

tek kale maç yapıyorum. oyuncu ben, kaleci yine ben.

1 Temmuz 2009 Çarşamba

sağır

duymuyorum. hem de hiç! sabrediyorum yine de. bilirsin, sabır erdemdir. bekliyorum öğreneceğim günü...