31 Mayıs 2009 Pazar

herşey beni buluyor!

herşey beni buluyor insanlarından biri değilim. gerçekten değilim ya. işyerindeki şeyler beni buluyor ama.

anlatıyorum şimdi.

pzt günü üniversiteye gidiyorum diye cts günleri tüm gün işyerinde kalıyorum. anlaşmamız böyle. her cts de kalıyorum. hani kaytardıgım olmuyor. cts günleri de nöbetçi arkadaşlar sıra ile kalıyor. iki üç kişi dışında da kalanı görmüş değilim aslında. dün de aynı şey oldu. benim dışımda iki kişi kalmalıydı kurumda.
ben de kendimi saat 3 te çıkacağım diye ayarlamıştım. T. yi de çağırdım "gel al beni. " diye. patronumda kurumda olmadığı için haber verme gereği de duymadım. neyse çıktım. saat 15.15 telefonum çaldı. arayan N. Hanımdı.
-nerdesiniz T Hanım
- çıkmam gerekiyordu, cıktım.
- haber verdiniz mi peki?
- hayır vermedim.
- kaçta cıktınız?
- 15 dk oldu.
- aradık bulamadık da sizi.
- hayırdır?
- E. Hanım temizlik yapacak da telefonun başında duracak kimse yok.
- her defasında bu oluyor ancak ben orda telefonlara bakmak için durmuyorum. öngörüşme ya da çocuk varsa gelirim. ama bunun için gelmeyeceğim.
- bazen burada kendi işimiz olmasa da kalabiliyoruz.
- ben gelemeyeceğim ama.
- peki o zaman
- bye

konuşma böyle bitti. ulan alt tarafı bir kez erken çıktım. onda da hemen yakalandım. normalde mesai saati içinde erken çıkanlar oluyor. kurum tarafından da farkediliyor ancak kimseye hiçbir şey denmiyor. bir kez çıktım, pat telefon geldi.

bu konuşmayı bitirdikten 1 dk sonra hemen geri aradım beni arayanı. telefon uzun süre çaldı. telefon N. açmadıgı için E. hanım çıktı telefona:

- çıkmışsınız?
- evet çıkmam gerekiyordu. diğer nöbetçilere ulaşabildiniz mi peki?
- kimsecikler yok kurumda.
- bi bakın o zaman.
hfjkghpdtlohp

diye bitirdik konuşmayı. kurumda olması gereken 3 kişi yok . kabul hatalıyım elbette. yalnız eminim ki onları aramadılar bile. ben de böylece ihbar ettim.

zaten bıçak sırtı durumdayken iyice keskinleştirdim. olan oldu artık. bakalım bundan sonra beni neler bekliyor.

28 Mayıs 2009 Perşembe

+18

midem bulanıyor artık insanlardan. Allah fesatlık vermesin kimsenin içine. bak ne anlatacağım.

bugün yine bir ev gezmesinde bir genç kızın sevdiği kişi ile evleneceği konuşulmuş. herkes mutlu mesut şahane. kız izmir'e gidecek ama evlendiğinde. o yüzden insanlrın içi buruk. haklılar belki de.
sohbet edilir yine kadıncağızlar arasında. evlilik, gençler vs. içi fesat olan Bayan K. yine insanları ezip üste çıkma görevini üstlenmiştir. Bayan K. yine densizliğini ortaya koyarak konuya bodoslamadan dalar:

- ah şekerim. ben de oğluma sev, gez, dolaş diyorum. ama "yok" diyor. "ben artık öyle istemem. o kızlar sıfır değil. ellenmişler." diyor. haklı tabi bıdı bıdı....

...............
bu burda son buluyor. yine oğlunu göklere çıkarmış. sevdiceği olan ve evlenecek tazelere zehrini akıtmıştır.

bu hayatta çirkinlikle böylece övünülebilir mi? gözlerim büyüyor bunları düşününce.

aşk diye birşey var dünyada. belki de Rab'bin verdiği en güzel şeylerden biri. insanı heyecanlandıran, canınca can katan, gözlerini parlatan bir şey bu. böylesine hislerle sevdiceğe dokunmak, sarılmak, öpmek nasıl böyle aşağılanabiliyor, aklım almıyor.

sevdim, sevildim, sardım, sarıldım, öptüm ve öpüldüm.

ne de iyi yaptım...

nev "aşk" demiş. bilmeyenlere tavsiyedir. günde 3 doz yeter.


bu yazımı öpülesi koklanası insanlara ithaf ediyorum...

25 Mayıs 2009 Pazartesi

duyguların zaferiii! oleeeyyy!

benim duygum mantığımı bugün dövdü. :)

aah sevgili gördüm tam bir hafta sonra! annesi ile de tanıştım. garip bir gündü. arada bir anne var. biz takılıyoruz öyle. ne güzel davrandım başlarda ama sonlara doğru sevgilim de ben de sapıtmaya başladık sanırım. öyle düşündüğüm kadar kasılmadım da. bunda dün akşam aldıgım haberin de etkisi vardır. kaç tugba kaç dedim kendime. kaçak başladım güne. o yüzden rahattım. ne annesi ne de ben çok konuşmadım. ben yine ona baklıyordum da o bana hiç bakmıyordu. sevmedi galiba beni. sevsin ama yaa! bak ben onu sevdim.

böyle bi gün işte. şimdi çok yorgunum. odaya da geçemiyorum. annem kızgın. göz önünde olmamak gerek.

öpsle

hayatın ne kadar ibne olduğunun anlaşıldığı anlar

ekşi sözlükten...

300 milyarlık arabasıyla patinaj çekip spin atan, arabayı hor kullanan 17-18 yaşındaki bir genci izleyen 17-18 yaşlarındaki bir başka çingene gencinin önündeki gül kovasını tekmeleyip yolun ortasına fırlattığı andır...


ne ibneliği! bildiğin orospu çocukluğudur...

24 Mayıs 2009 Pazar

mantık duyguyu döver

mantık duyguyu döver. dövsün de zaten. ağzını burnunu kırsın. darma dağın etsin.

şimdi bir olaya anlatacağım hazır ol. romantik(?) bir şey. dinlemezsen dinleme bee.


....................spoiler..................
bir kız bir de oğlan varmış. birbirlerini sever gibilermiş. seviyorlar canım . öyle dediğime bakma sen. neyse bunlar birlikte bi sekiz ay kadar durmuşlar. daha da duracak gibilermiş. gel zaman git zaman... bu zaman sadece iki ay kadarmış. bizim oğlan işsiz kalmış. para kazanamaz olmuş. uğraşmış durmuş ama olmamış işte. neyse kızı seviyor ya kalmaya devam etmiş istanbulda. çünkü oğlanın ailesi başka bir şehirdeymiş. bu işte duygunun galip geldiği nokta.

(arada ferhat göçer'den cennet çalıyor)

geçen süre boyunca bunlar sevişedurmuşlar. ama maddi olanaksızlığın verdiği sıkıntı her ikisine de -tabi ki oğlanaaa !!!- "artık yeter" dedirtmiş. yok, oğlan bunu içinden söylemiş. öyle günler sevişiyor muyuz, yoksam sevişmiyor muyuz derken geçmiiiiş. az önce oğlanla kız konuşurken webcam aracıılığı ile oğlana bir telefon gelmiş. süper onun koşullarına uygun bir iş ilanı çıkmış. figüran arkadaş da bunu haber vermiş. figüran dediğimiz her zaman olayın gidişatını değiştirir. yine değiştirdi. figüran izmir'dendi. kızın yüreciği pıt pıt atmaya başladı. sonu görmüştü. usul usul sordu. evet iş izmir'de. ama para lazım, iş lazım, huzur lazım vs vs.
........... spoiler.................

hikayenin sonunu söylemeyeyim. heyecanı kaçmasın :(

mantık duyguyu dövdü. çünkü biz zaten böyle bildik. öyle öğretildi. "aşk karın doyurmuyor."

neyse gönüllerin şampiyonu her zaman duygudur. şampiyonum.

23 Mayıs 2009 Cumartesi

hoşgörü

hoşgörülü olmak ne zor bir şey!

bir insanla şakalaşıyorsan kime şaka yaptığına dikkat etmek gerekir. çünkü şaka yüzünde patlayabilir. nedir bu insanların sarsılmaz bütünlüğü? kendini koruma isteği? söylenen herşeyi saldırı olarak algılamaları?

şimdi buraya nerden geldim ben anlatayım. askerden dönen iki arkadaşım var. Ç. ve N. neyse bunlar geldi herkes bir şekilde ilgi gösteriyor bunlara. deli danalar gibi gezmeye başladılar. gezip gördükleri yerlerde fotoğraflar çekilip facebook alemine sundular. karşılamaya yönelik birşeyler karalamaya başladılar. albümlere yorumlar vs. ....

....................anlatamayacağım yine. anasını satıyım. bi huzur verin lan. köpekler....


köpek...

22 Mayıs 2009 Cuma

jübile

herşey zamanında güzeldir.

o an çok tatlı geliyor olsa bile tadında bırakmak gerek herşeyi. şöyle düşün. dondurma yemeyi çok seviyorum. en sevdiğim şey. yine de tadında bırakmaz ve yemeyi sürdürürsem hasta olmayı göze almışım demektir. ondan sonra sızlanmak yazıktır, günahtır.

dondurma yemeye kalktım...

ağzım burnum leş gibi oldu...

18 Mayıs 2009 Pazartesi

birkaç gündür t ile birlikte çok güzel duygular yaşamaktayım. aklım gidiyor bazen onun yanındayken. çok hzurlu, mutluyum. çok sıradan oldu değil mi?ama öyle değil işe sayın okuyucu. ergen tribi olarak düşünsen bile biz farklıyız oğlum. :)
beyoğlundaydık. ordan müzik aletlerine baktık. onunla buna bakmak bile cok güzel. neyse ordan kokorec yedik kuledibinde. Alahım böyle de lezzetli olamaz. bayıldım vallahi. bir de ben ilk kez yiyordum. öpülesi koklanası bi insan o.

17 Mayıs 2009 Pazar

günün anlam ve önemi

günün anlam ve önemini belirten sözü ç. söyledi:

- daha evine gitme.
- çok bir şey yapmıyoruz ki!
- bence yapıyorsunuz ama sana artık çok gelmiyordur.

......................
ben bu son sözün üzerine eğilirim. yüzüm yerde kalır.

15 Mayıs 2009 Cuma

ekşi sözlük sen nelere kadirsin!

sorunumu buldum... :) bağlanma sorunum var. güvensiz bir tip olduğumdan birine bağlanmaktan korkuyorum. dolayısıyla zırhlarımı giyiniyorum. ondandır bu sert duruşum.

öper koklar sevgiyle sarılırım

13 Mayıs 2009 Çarşamba

renk kodu analizi

patron dediğin mühim bir şeydir. aptal olmaması gerek. o yüzden dikkat edilmelidir. tavsiyedir.

kurum kültürü olmayan bir yerde kurum kültürü oluşturulamaz. hele ki tek kişinin söz hakkı olduğu bir yerde kıçını yırt olmaz.

uzatmayacağım ya. geçenlerde bir test uygulatıldı bize. çeşitli kişilik özelliklerinin yer aldığı sıfatlar arasından kendine en uygun olanı seçecektik. test hey girl dergisindeki testlerden farksızdı. hatta ilk aklıma gelen facebooktaki embesil testler. ordan almıştır diye düşündüm. unuttum bile. bugun çok mühimmiş gibi test sonuçları geldi. benim baskın rengim beyaz, yükselenim kırmızıymış. yükselen ne lan? :)

önce beyazın özelliklerine bakalım.
iyi bir dinleyici
güvenilir
rahatına düşkün
hoş sohbet
....

aklımda kalanlar bunlardı.

şimdi kırmızının özeliklerine bakalım.

baskın
güç peşinde
kötü bir dinleyici
uyumlu
.....

aklımda da pek bir şey kalmamış be! patron hanım kızımız renkler için çeşitli yakıştırmalar da bulundu.

mavi -- melek
kırmızı --hitler atatürk arası
sarı -- adile naşit
beyaz -- ?

beyaza bir şey bulamadı. çünkü sahalarda görmek istemezdiğimiz hareketlerdi bunlar. :) bir ben beyaz çıktım. bir de melek'in yükseleni beyaz çıktı. kurumumuzda milyonlarca mavi melek varmış. kurumun yükünü bunlar çekiyormuş. bla bla...

beyaza isim bulmamasının nedeni tek beyaz renkte bir benim çıkmamdı. yorum bile yapamayacağını söyledi. düşün ne haldeyin ey okuyucu!

bildiğin tembelim doğru ama kıç yalamıyorum bu da doğru.
...........
yaptığı test ile ilgili şöyle aksaklıklar vardı. bir kez her renkteki madde dağılımı birbirine eşit değil. dolayısıyla puanlama yapılırken medyan uygulanması gerekiyordu. gayet küt biçimde skorlara bir puan vermiş. haliyle mavi melek ya da hitler olmak çok daha kolaydı. üstelik maddeler kağıda dökülürken bazıları daha büyük puntolu veya bold yazılmıştı. dolayısı ile algı doğrudan oraya yönelmekteydi. başka bir arkadaşın tespiti ise mavi melek maddelerinin bahsettiğim şekilde olduğu. sonra sonra son tespit ise biasın egemen olmasıdır. insan kendini ordaki maddelere göre uygun biçimde olumlu olarak ifade etmesidir.

patronla aram açılmasaydı soracaktım testin geçerlik ve güvenirlik çalışmalarını kimin yaptığını. bilmiyordur ki onlar nedir?

tez öğrencisiyim belli midir?

12 Mayıs 2009 Salı

evlilik

bir dizi izlerken suymuştum. "bir insan evliliğe en yakın arkadaşı evlendiği zaman hazır olur". bu değildi be! bunun gibi bir şeydi işte. inandım birkaç saat önce buna. candosta gittim. hoş evli ama henüz evi yok yine de ona gittim işte. her ne kadar sevgilisini -artık kocası- sevmesem de aynı evde olmaları çok hoşuma gitti. evlenebilirim diye düşündüm. sonra geçti :)
besmele ile başlanır...bismillahirrahmanirrahim.