15 Ekim 2009 Perşembe

365 gün

iyi ki elimi tutmuş o gün dedim, iki gece öncesinden tv'de Mustafa'yı gördüğümde.  niyetsizidim aslında ilk gördüğümde. o yüzden gördüğüm tarihin ne olduğu aklımda bile değildi. zaten in a relationship biçiminde yaşamadım hiçbir zaman. buna rağmen çevremde hep birilerinin ilgisinde oldum. şımarıklık sanılmasın. sadece gününü gün eden, yalnız kalma derdinde olmayan biriyim. aşk gelsin kapımı tıklatsın isterim. peki ya şimdi aşık mıyım? bilmiyorum. sadece sevgimden şüphe duymuyorum. yaşadığım şey -ilişki- bana huzur, güven, şefkat sağlıyor. araya bir de sevgi sıkıştırmalıyım belki ama ona hep şüpheli yaklaşıyorum.

işe başlamıştım salı günü. sevdiğim adam sabah beni aramadı. onun dışında herkes aradı. aramasını bekledim. rutin öğlen konuşmamızı yapmak için telefonum çalıyordu. açtım, gürültüyü duyunca napıyorsun, nerdesin? diye sordu. çünkü normalde evde sessizlik içinde olurdum. işe başladım dedim. çok şaşırdı. unutmuştu. sesinden pişmanlık duyduğu belliydi. halbuki ben onu işe başladığında uyanıp sabah aramıştım. şu an kendimden tiksindim. hesap kitap tuttuğumdan değil bu söylediğim ama bu tür şeylerden bahsettiğimde bunların kapris, naz vs zannedilmesinden... değil işte. ben o kadar coşkun yaşıyorum duygularımı. o küçücük duran şeyler beni nasıl da üzüyor bir bilsen.
geçen günü anlatayım. bir fotografını çekmiştim. facebookta albüm kısmına bunu eklemiştim. canım istediği için sadece. hoşuma da gitmişti. sonra iyice reklam olduk dedi. anında ortada ne kadar reklam olmasına sebep veren şey varsa ortadan kaldırdım. üstelik ben reklam yapmıyordum ki.. albümümde bir sürü fotograf var, başkalarına ait. hayatımda olan herkese yer veriyorum. çekine çekine koyduğum bir iki fotografı da hemen kaldırdım. hemen cep telefonumdaki onun fotograf klasörünü sildim. bak bu kızgınlık değil ama. inan çok üzülüyorum. şöyle söyleyeyim. ben üzüldüğümde ağlamıyorum ama gözlerim hep doluyor...
artık terbiye edildiğimi düşünüyorum ama ben böyleyimin yerini o böyle aldı. o yüzden 364. gün ona çok kızmadım da. çünkü o böyleydi... 
geçiyorum düne.
hatırlayacağına inanıyordum. neyse ki bu defa yanılmadım. hatırladı. gidip bir yerde yemek yedik. çok güzeldi mekanda, konuştuklarımızda. o zaman tekrar anladım ne kadar şanslı olduğumu. içimden defalarca onu sevdiğimi söyledim kendime. sonra bana çok güzel bir sürpriz yaptı. çok mutluydum.
hala duymayı bekliyorum o sözcükleri söylemesini. bir yıl oldu, hiç duymadım. yine de hala umudum var. duyacağım günü bekliyorum. önümüzdeki yıla kısmet...

nice yıllara...

2 yorum:

  1. sevgi, sevmek aslında hakkında çok fazla bir şey bilmediğimiz ama pek çok şey öğrendiğimizdir. hayallerimize benzemeyen, çok tanıdıkken bir anda yabancımız olabilecek bir şey. en iyi yaşarken yani onu hissederken anlayabiliyoruz galiba.

    nice yıllara..

    YanıtlaSil