16 Haziran 2013 Pazar

Anlam Kargaşası

Bugün sevgililik müessesinden bahsetmek istiyorum. Hazır olun!

Sevgilim var, neredeyse 5 yıldır beraberiz. Çok inişli çıkışlı bir ilişkimiz yok. Her şey yolunda gibi görünüyor. Ne var ki, beni başından beri tatmin etmeyen şeyler var.  Aslında önceki yazdıklarımda bahsetmiştim bunlardan.

Neyse...

Geçen gün Merih ile sohbet ederken kadınlar için "Kadın, kadınlığını hissetmek ister" dedi. Benim de başından beri hissettiğim şeylerin özetiydi bu. Sevgilimle iyi anlaşıyoruz. sevgi anlaşmak değildir sadece. çünkü iki arkadaşta iyi anlaşabilir. kadın ve erkeğin iki iyi arkadaş olmaktan öte bir şeyler de yaşamasını beklerim ben.   Kendimi kadın gibi hissetmeyi istiyorum, ihtiyacım var buna. Bunun seksle de alakası yok. Mesela ben (neredeyse) ona yalvarmadıkça ve onun keyfi yerindeyse o bana beni sevdiğini söylüyor. bazen ısrar etmiş olmam bile yeterli gelmiyor. Ben sevdiğime dokunurum, bunu en iyi o bilir. O bana dokunmuyor, yanağımdan öpmüyor, sarılmıyor. Bunu yaptığı istisnai durumlar elbette var. Bana yetmiyor.
Mesela Kadıköy'deyken "istersen bana sarılabilirsin" dedim en içten halimle. Elimi tutmakla yetindi. Hala gözlerim doluyor ey okur! Bunu buraya yazmak yetmiyor. Kırgınım ona. Akşamları bilgisayarı açıp onun gelmesini beklerdim. Gelsin ve konuşalım. Biraz aptalca ve çocukça gelebilir belki sana ama akşam olmasını bu yüzden isterdim. Gelirdi, biraz konuşurduk. Sonrasında ben hep beklerdim. Ha bu birkaç ay öncesine kadar sürüyordu. Yani takribi 4 yıl kadar. Sonra kendi kendime onu beklemekten usandım. Neyin heyecanıydı bu? Neyin emeğiydi? Neyin hayal kırıklığı? Sonra yoruldum ve bıraktım, alkolü bırakır gibi. Dermanım onda değildi, derdim olmaya başladı. şimdi bilgisayarı açmıyorum üzülmemek için ya da onunla konuşmayı tercih etmiyor, eşitliyorum durumu (aklımca tabi).  Onu öpmemek için kendimi tutuyorum. Oluyor, alışıyor insan. kendimi (nispeten) iyi hissediyorum. O bunun eksikliğini duymuyor bile. Ona sevdiğimi söyleyen sözler söyler, mesajlar atardım. En son ne zaman söylediğimi hatırlamıyorum. O ihtiyaç duymuyor zaten buna sevdiğimi biliyor, anlıyor çünkü ... seviyorum. Soru soruyorum ona. Cevap vermiyor. Sanırım özel yaşamına müdahale ettiğim için kızıyor bana. Peki, ya o benim sınırlarımı canımı yakasıya kadar ihlal ederken? Etsindi, onu seviyordum.

Bir süredir akşamlarını Taksim'de (#Diren GeziParkı) ile geçiriyor. Olaylara maruz kaldığı da oldu. Onun sağlığı, güvenliği için endişe duyuyorum. Dün akşam yine Taksim'e polis müdahalesi oldu. Beraberdik. Gitmesini istemedim. Neden istemediğimi anlattım tek tek. Dinlemedi, dikkate almadı pek. Artık yeter dedim. Daha ne kadar incinebilirim ki! Bugün tekrar beraberdik. Yorum yapmıyorum artık ona. Anlattı dün akşamı, dinledim sessiz sessiz. Sonra mesaj geldi kardeşinden. Rüya görmüştü, abisinin gitmemesini istedi. Devamını bilmiyorum. Yine de ailesinin, kardeşinin kaygı duymamaları için çaba gösteriyordu. Bir yandan hoşuma gidiyordu bu durum, bir yandan da... Ben neydim, kimdim?

Anlam kargaşası.

Saklıyorum ama iyi değilim sevgili  okur. İyi dileklerinize ihtiyacım var.

Sevgiyle kalın.

   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder