17 Haziran 2009 Çarşamba

mümin-münafıklık arasındaki ince çizgi

kendimle ilgili şüpheye düşüyorum. iman benim hayatımın neresinde? mümin mi olmaya çalışıyorum yoksa bildiğin münafık mıyım?

iman adına dua etmek, inanıyorum, oruç tutuyorum demekten başka bir yapmazken; islam adına çeşitli yerlerde duyduğum, okuduğum şeyleri gördüğümde ağlayasım geliyor. :( dogma ise dogma. inancım kuvvetli ki, O'nun istediği bir şeyin neden yapıldığını öğrenmek çok da aklımı karıştırmıyor. O istiyorken, "ben bunu neden yapıyorum?" diye sorgulamak komik geliyor. zaten ben bu dünyaya kulluk için gönderildim. tabi bu kadar dünya işine dalmışken bunları düşünmek insanın keyfine tekme tokat atıyor. nefs dediğimiz şey o kadar kaldırmıyor ki bu durumu, "lanet olsun" diyor. farkına varmadan şirke bile girebilir insan. çünkü biri sana dünyaya geliş amacını kulluk olarak söylediğinde, sen "biri istiyor diye dünyaya gelmeyi, ona itaat etmeyi" kaldıramıyorsun.
itaat etmek her zaman negatif bir durum olarak önümüze sunuluyor. çünkü modern dünyada varlığını "tek başınalıkla" ispat edilmesi gerektiğini kıçımıza doğru sokuyor. kıçımızın acısı ile baş kaldırıyoruz. "yalnızım ve güçlüyüm".
itaat etmek istemezken herkesin bize itaat etmesini bekliyoruz. anne baba çocuğuna, karı kocasına, koca karısına, arkadaş arkadaşa, abi kardeşe, patron işçisine... herkes birilerinin itaat etmesini istiyor. ama yine de itaat edilmesine karşı çıkıyor.



............................

kafam dağıldı. başka bir konuya geçiyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder