29 Ağustos 2009 Cumartesi

vefa

eski defterler diye bir şey varmış. işten çıkarıldım. niyesi çok mühim değil. beni elimde olanlar ilgilendirdi hep. odamı toparlıyordum gidiyorum diye. öyle kitaplar dışında çok da aldığım bir şeyler olmadı. geriye bakmayı sevmem. eğer bir şey bittiyse ona ait bir şeylerin elde olması, hatırlanması kişiye bir şey sağlamaz.
bugün toparlanırken eski defter değil de- aslında o da vardı- bir sandık ve küçük hediyelerimi buldum. üzerinden çok da geçmemişti halbuki... nasıl da unutmuşum her şeyi! ben ki günlerimi onunla konuşarak geçirmiştim. hayatımın en kuytularından o çekip çıkarmıştı beni. gerekliliklerin tutsağı olarak aramızdaki muhabbete -kolay olmadı ama-bir son yazdım. ben yazdım. o sadece izledi duygulanarak. mutsuz sondu bizimki. mutlu son var mı zaten? vardır elbet.
işte son zamanlarda vefakar olmadığımı farkettim. hayatımın büyük bir kısmını kaplayan kişilerin eksikliklerini duymuyorum. kolay vazgeçtiğimden olabilir belki? sıkılıyorumdur belki? ya da acımasızım. kendimden önemlisi yok gibi. en doğrusu bu gibi geliyor bana. eskileri sevmiyorum. kullanıp kullanıp çöpe atıyorum. adice geliyor kulağa değil mi? zaten adi bir dünyada yaşayınca beni rahatsız etmiyor pek bu durum.
işten ayrılıyorum. görüşür müyüz? diyorlar. biliyorlar görüşmem. aslında görüşmek istiyorum. hayır hayır çok emin değilim. seviyorum elbette ama aklımda güzel kalsın istiyorum. tüketmeden, en tatlı yerinde jübile yapmak istiyorum.
hala soruyorlar görüşür müyüz? bilmiyorum diyorum, yalandan bir herhalde diyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder